• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

IX.ONLİNE VE SALON MÜZAYEDESİ

Currency Converter:
  • Kategori: OBJE
Lot: 203 » OBJE

OSMANLI SAVAŞ DAVULU

1853-1856 Kırım Savaşında Osmanlı Ordusunca Kullanılmış Savaş Davulu
Savaşlarda çalgı kullanımı ilk çağlara kadar uzanmaktadır. Askeri çalgılar, yüzyıllardır muharebe esnasında savaşçıları coşturup, cesaretlendirmek, eylemlerinin organizasyonuna ve zamanlamasına yardımcı olmakla birlikte karşı saftaki düşmanı da sindirmek için kullanılmıştır. Geleneksel savaş tarihinde farklı coğrafya orduları, kanlı muharebelerde Davul (kös), Tuğ, Nagara, Borazan, Halile, Üçgen, Trompet gibi karakteristik aletleri savaş çalgıları olarak kullanmışlardır.
Türklere gelince; onların en eski ataları tapınma ve büyü gibi ritüellerle birlikte, çocukları uyutma aktivitelerinde, eğlencelerde kullandıkları çalgılardan zamanla savaşlarda da yararlanmayı öğrenmişlerdir. Hunlar zamanında Tuğ, Karahanlılarda Tabıl, Selçuklularda Nevbet ismiyle ilk Türk ordularında basit bir oluşum olarak kendini gösteren savaş çalgıları nihayetinde ilerleyen yüzyıllarda Osmanlılarda Mehter ismiyle daha organize biçimde savaş çalgı takımları olarak ordu içerisinde çok önemli bir yer edinmiştir. Egemenliğin ve gücün simgesi olarak bu savaş çalgı takımları sonraki yüzyıllar boyunca savaş alanlarında düşman ordularının motivasyonunu kıran önemli bir görev üstlenmiştir.
Sonrasında; Doğunun geleneksel mistik ses ve vurguları yerini Batı tarzı anlayışa bırakacaktır. 1808’de Osmanlı’da tahta geçen Islahatçı/Yenilikçi Padişah II. Mahmud Han döneminde yaşanan batılılaşma akımı kapsamında yozlaşmış Yeniçeri Ocağının 1826 yılında lağvedilmesiyle birlikte bu ocağa bağlı olan Mehterhane de kapatılarak yerine Muzıka-i Hümayun ismiyle Batı kopyası Saray Bando Okulu kurulmuştur. Bu tarihten itibaren de Osmanlı ordusunun katıldığı savaşlarda Mehter savaş çalgı takımı yerine batılı tarzda imal edilmiş çalgılar kullanılmaya başlanmıştır.
Müzayedemizin satışa sunulan en özel eserlerinden biri olan bu ‘Savaş davulu’; I. Abdulmecid Han döneminde Osmanlı İmparatorluğu ve müttefikleri ile Rus İmparatorluğu arasında 4 Ekim 1853 - 30 Mart 1856 tarihleri arasında yaşanan ve müttefiklerin mutlak zaferiyle sonuçlanan Kırım savaşında Osmanlı ordu saflarında muharebe çalgısı olarak kullanılmıştır.
Eserin ana gövdesi pirinçten mamuldür. Çapı…….cm., Yüksekliği……cm. olan eserin her iki tarafına gerilmiş derileri gövdeye bağlayan ahşap malzemeler kırmızı, siyah ve beyaz kök boyalar kullanılarak geometrik dekorlarla tezyin edilmiştir. Bu ahşap çemberler de metal çubuklarla birbirine bağlanarak vidalarla sabitleştirilmiştir. Eserin bir yüzündeki deride zamanla oluşan yırtık özellikle onarılmamıştır. Eserin en çarpıcı noktası; pirinç gövde üzerine monte edilmiş Kırım İttifak armasıdır. Arma üzerinde müttefikler İngiltere ve Fransa bayraklarının orta/üst kısmında yer alan hilal, Osmanlı İmparatorluğunu sembolize etmekte ve bu çalgının Osmanlı ordusuna ait olduğunu ortaya koymaktadır.
Çok iyi korunarak bugünlere kadar gelebilmiş bu askeri savaş çalgısı, tarihi bir belge olarak askeri müzelerde ve özel koleksiyonlarda zor rastlanabilecek nadide bir eserdir.
17*35 cm

Detaylar

Açılış Fiyatı: 125.000 TL

Peyiniz: TL

Güncel Fiyat: TL Lot Sizde Değil Lot Sizde

Lot: 205 » OBJE

OSMANLI GÜMÜŞLÜ ÇİFT PİŞTOV

Osmanlı Saray Mensuplarına Yapılmış 1 Çift Nadir Form ve Ebatta Bel Piştovu
Osmanlı Saray Yüksek Erkanı için Sultani özelliklerde 18.yüzyıl sonları 19.yüzyıl başları döneminde imal edilmiştir. Osmanlı usta damgalı, zarif form ve aykırı ebattaki eser; üst düzey ahşap, gümüş ve çelik işçiliklerinin harmanlanmasıyla vücuda getirilmiş bir şahaserdir. Çok iyi kondüsyona sahip böylesi bir çalışmaya çift olarak zor tesadüf edilmesi, eseri daha özel kılmaktadır.
Mekanizma : Döneminin teknolojisi itibariyle eser çakmaklı mekanizma ile işlev görmektedir. Mekanizma üzeri kazıma tekniği kullanılarak Rokoko üslubuyla süslenerek zenginleştirilmiştir.
Namlu : Çok iyi kondüsyondaki çelik namlular, esere estetik tezatlık sağlamak üzere sade olarak imal edilmiştir. Her iki namlu üst merkezine çakılan usta damgaları da alamet-i farika olarak esere kimlik kazandırmıştır.
Arpacık bölümü : Her iki namluya geçirilmiş gümüş zarflar, kabartma/repousse ve kazıma/grave tekniği kullanılarak bitkisel motiflerle süslenmiş ve stilize dekorlarla zenginleştirilmiştir.
Tetik siperi : Tetik muhafazası, kazıma/grave tekniği kullanılarak Rokoko üslubunda süslenerek zenginleştirilmiştir.
Gövde : Ahşaptan mamul gövdeler, Repousse ve oyma teknikleri kullanılarak bitkisel/geometrik motiflerle süslenerek stilize edilmiştir. Keza, ahşap gövdelere aplike edilmiş gümüş zarflar Osmanlı Rokokosu üslupla tezniyatlıdır.
Dipçik : Gümüşten mamül topuzlar ahşap gövdelere iki çengel ile aplike edilmiştir. Merkezlerine şemse yerleştirilen topuzlar, kabartma/ repousse ve kazıma/grave tekniği ile Osmanlı Rokokosu üslubunda motifler işlenerek stilize edilmiştir.
Piştovlar; çakmaklı ya da zemberekli ateşleme düzeneği olan yuvarlak, iri kabze başlı, uzun namlulu tabancalardır. Piştovlar, Osmanlı döneminde beldeki silahlığa sokularak ya da at üstünde eyerin baş tarafına sağa / sola asılan deri kuburlarda taşınırdı. Osmanlı piştovları, mekanizma bakımından Avrupa tabancalarıyla paralel gelişim göstermekle birlikte farklı coğrafyaların karakteristik özelliklerini yansıtan yapı ve formlarıyla Avrupa menşeli tabancalardan farklı özellikler göstermektedir. Osmanlı piştovlarının en eski örneklerinde, namlu ya da mekanizmalar üzerinde çeşitli yazılara rastlanmaktadır. Bu yazı ve ibareler kontrol damgaları, sahibinin adı, yapan usta adları ya da yapılış tarihi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kimi eserlerde de nadiren de olsa padişah tuğraları ve Osmanlı Saltanat Armalarına tesadüf edilmektedir. 19. Yüzyılda İstanbul’un Tophane semtinde “Tüfenkhane-i Amire” ismiyle silah üretimine geçildikten sonra bu dönemde üretilen bazı silahlarda “Tüfenkhane-i Amire” damgasını görmek mümkündür.
Diğer taraftan; Osmanlı piştovlarındaki süslemelerin genellikle Rumi ve bitkisel motiflerden oluştuğunu söyleyebiliriz. Süsleme tekniği olarak da kabartma, altın ya da gümüş kakma, telkâri ve Afyon işi gibi tekniklerin ağırlıklı olarak benimsendiği bilinmektedir. Ayrıca bağa, mercan, akik gibi maddelerin süslemelerde kullanıldığı görülmektedir. Osmanlı piştovlarının her parçası ayrı ustaların ellerinden çıkmış olsa da eserlerin üzerlerindeki süs ve motifler bir üslup bütünlüğü göstermektedir.
56 cm

Detaylar

Açılış Fiyatı: 100.000 TL

Peyiniz: TL

Güncel Fiyat: TL Lot Sizde Değil Lot Sizde

Lot: 206 » OBJE

OSMANLI GÜMÜŞ VE ALTIN KAKMAKALE TÜFEĞİ

Osmanlı Saray işçiliği tüm yüzeyi gümüş ajur işçilikle kakma ve
giydirme işçilikle Hatayi Rumi ve stilize dal yaprak çiçek ve geometrik
desenlerle bezeli
Mekanizma: Döneminin teknolojisi
itibariyle eser çakmaklı mekanizma
ile işlev görmektedir. Mekanizma
üzeri altın kakma tekniği kullanılarak
Rokoko üslubuyla süslenerek tezyin
edilmiştir.
Namlu: Çok iyi kondüsyondaki çelik
namlu esere estetik sağlamak üzere
altın kakma stilize dal yaprak ve lale
motifleri uç kısmı ise alev desenleri
ve stilize bitkisel motiflerle tezyin
edilmiş olup zarif kartuşlar içinde
Osmanlıca Yazı ile” İlâhi inâyet kıl
makâmım eyle cennet
Çün şafâat kânına olmuşum ümmet
Mutîim emrine yâ Rab kılarım farz ü
sünnet İlâhi kusûrâtıma ömrüm sen eyle
kudret Sahibi Faris Mehmed Emin
Sene 1831” Beyit sahibinin ismi ve
Miladi 1831 tarih bulunmaktadır.
Arpacık bölümü: Altın kakma grave
tekniği kullanılarak bitkisel motiflerle
süslenmiş ve stilize dekorlarla
zenginleştirilmiştir.
Gövde: Ahşaptan yılan ağacından
mamul gövdesi Ajur ve gümüş
giydirme teknikleri kullanılarak stilize
bitkisel ve geometrik motiflerle
tezyin edilmiştir. Keza, ahşap
gövdelere aplike edilmiş gümüş
bantlar Osmanlı Rokokosu üslupla
tezniyatlıdır.
Osmanlı tüfeklerinin en eski
örneklerinde, namlu ya da
mekanizmalar üzerinde çeşitli yazılara rastlanmaktadır. Bu yazı ve
ibareler kontrol damgaları, sahibinin
adı, yapan usta adları ya da yapılış
tarihi ayetler ve beyitler olarak
karşımıza çıkmaktadır. Kimi eserlerde
de nadiren de olsa padişah tuğraları
ve Osmanlı Saltanat Armalarına
tesadüf edilmektedir. 19. Yüzyılda
İstanbul’un Tophane semtinde
“Tüfenkhane-i Amire” ismiyle silah
üretimine geçildikten sonra bu
dönemde üretilen bazı silahlarda
“Tüfenkhane-i Amire” damgasını
görmek mümkündür.
Diğer taraftan; Osmanlı tüfeklerinin
süslemelerin genellikle Rumi ve
bitkisel motiflerden oluştuğunu
söyleyebiliriz. Süsleme tekniği
olarak da kabartma, altın ya da
gümüş kakma, telkâri ve Afyon her parçası ayrı ustaların ellerinden
çıkmış olsa da eserlerin üzerlerindeki
süs ve motifler bir üslup bütünlüğü
göstermektedir.
Eserimiz çok nadir ele geçmez
nitelikte Osmanlı Tüfek Sanatı Zirvesi
kabul edilen yüksek koleksiyonluk
değeri olan önemli bir şaheserdir.
Uzunluk 128 cm

Detaylar

Açılış Fiyatı: 550.000 TL

Peyiniz: TL

Güncel Fiyat: TL Lot Sizde Değil Lot Sizde

Açılış Fiyatı: 400.000 TL

Peyiniz: TL

Güncel Fiyat: TL Lot Sizde Değil Lot Sizde

Lot: 217 » OBJE

OSMANLI KABE KAPI ÖRTÜSÜ SAĞ TARAFI

Osmanlı “Darül Kiswa” mamulatı yeşil ve kırmızı renk atlas kumaş üzerine gümüş simli iplikle dival işi tekniği kullanılarak Abdullah Zühdî Efendi, Eyüp Sultan türbedârı Eyyûbi Raşid Efendi ile hüsn-i hatta başlamış, daha sonra üstadı Kazasker Mustafa İzzet Efendi ile devam etmiştir. Sülüs-nesih yazıdaki mahareti ile nam salmıştır.
Mescid-i Nebevî’nin hüsn-i hat yazılarının meşk edilmesi için bir müsabaka düzenlenir. Kendisi de hattat olan Sultan Abdülmecid, Abdullah Zühdî Efendi’nin yazılarını takdire şayan bularak bu kutlu vazifeyi kendisine tevdi kılar. Müsabaka neticesinde seçilen hattata ödül takdimi yapılacaktır. Zaten Mescid-i Nebevî’nin hatlarını yazmak başlı başına bir ödül, lütuf olmuştur ona.
Son Hattatlar kitabında İbnülemin Mahmud Kemal’in anlatımından dinleyelim:
Padişah müsabakaya katılmış yazılar arasından Abdullah Zühdî Efendi’nin yazısını alıp “Oğlum bunu sen mi yazdın?” diye sordu. O da “Kulunuz yazdım” dedi. Padişah “Allah feyzini müzdad etsin. Sana kayd-ı hayat ile 7500 kuruş maaş tahsis ile Harem-i şerifin yazılarını yazmaya memur ettim” dedi.
Maaş ödülü ile birlikte üçüncü rütbe Mecidi Nişanı da takdim edilir.
Yedi yıl bu görevde kaldıktan sonra mısıra gider “Darül Kiswa”da Kabe örtüsünün kalıplarını oluşturur bu kapı sağ tarafı fragmanıda Abdullah Zühdi efendinin kalıbından yapılmış Kabe örtüleri içinde iyi saklanmış harika kondisyonu ile dikkat çeken Osmanlı Kabe örtüleri şaheseri koleksiyonluk ve kutsal değer taşıyan önemli bir eserdir.
77*87 cm

Detaylar

Açılış Fiyatı: 250.000 TL

Peyiniz: TL

Güncel Fiyat: TL Lot Sizde Değil Lot Sizde

önceki
Sayfaya Git: / 12
sonraki